Güçlü Olduğumuz İçin Bizim Başımıza Geldi
Güçlü Olduğumuz İçin Bizim Başımıza Geldi
Sanırım siz de bana katılırsınız: Bu hayatta herkesin istediği şey, ardından bir iz bırakmaktır, değil mi? Ebediyete kadar unutulmamak? Ama yanılıyorsunuz, gerçek bu değil. Bundan eminim. Çünkü yaşadım, oradan biliyorum. Size de anlatacağım.
Şimdi size ne ölümden ne Tanrı’dan ne de tünelin ucundaki ışıktan bahsedeceğim. Size Théo’dan bahsedeceğim. Aramızdaki o özel bağdan. Ailemizden. Kırk iki yıllık hayatım boyunca bana yakın olmuş, beni sevmiş bir sürü insandan... “Güçlü olduğumuz için bizim başımıza gelenlerden.” O lanet olası hastalıktan. Bir anda yitip giden geleceğimizden. Ve umuttan, mücadeleden, hayallerimizden bahsedeceğim. Hazır mısınız? Öyleyse sakince bir yere oturun, derin bir nefes alın ve beni dinleyin.
Ben Sarah. Ben genç bir anneyim, genç bir kadın. Kırk iki yaşında, ölü bir kadın… Nihayet özgür kalmak, o ebedî huzura ermek için hikâyemi sizlere anlatmam gerek…
Güçlü Olduğumuz İçin Bizim Başımıza Geldi; bize hayatın her anının yaşamaya değer olduğunu kanıtlayan, hayata dair muhteşem bir övgü. Mutluluğun heybetli gücü karşısında minnet dolu bir şekilde, kahkahalar ve gözyaşları arasında, sarsıcı bir hafiflik ve zarafetin hikâyesi.
Honoré de Balzac 2020 ödülü