İşe gitmek zorunda olanlar dışında genel olarak evde olduğumuz, kendimizle baş başa kaldığımız; belirsizliklerle dolu bu zor günlerde psikolojimizi sağlam tutmak için hedeflerimize odaklanmak en doğrusu olacak sanırım.
Siz de her pazartesi diyete, her yeni yıl başlangıcında spora başlayanlardan; dönem dönem bir kitap yazma hayali ile masa başına oturanlardan mısınız? Ya da belki de her ay başı borçları kapatma hevesi ile ödeme planı yapanlardan?... Bize yıllarca, başlamanın bitirmenin yarısı olduğu söylendi ama yapılan araştırmalar böyle olmadığını gösteriyor. Daha önemli olan ne, biliyor musunuz? Başlangıcı neredeyse anlamsız kılan nedir, biliyor musunuz? Bitiş!
Araştırmalara göre, hedeflerine başlayıp da bitirebilenlerin sayısı sadece yüzde 8, yani yüzde 92’si başarısızlıkla yüzleşiyor! Biraz düşününce bu oranlar ne kadar da doğru geliyor! Diyet listesi yazdırdıktan sonra sadece birkaç hafta yapıp kilo veremeden diyeti bırakan arkadaşım, çalmayı öğrenebilme hayaliyle gitar alıp sadece 3-4 derse gittikten sonra kursu bırakan kuzenim, her ay kredi kartı ekstresini gördükten sonra borçlarını kapatmak için yaptığı ödeme planlarına rağmen sonraki ay daha da kabarık gelen kart ekstresine sahip kardeşim ve heyecanla başlayıp değil sonunu, ortasını bile göremeden yarım bıraktığım onlarca proje ile ben…
Bitirememe sorunu ne kadar da yaygın! New York Times Bestseller kitap “Bitir”in yazarı Jon Acuff’a göre, bunun ardındaki en büyük ve en sinsi neden, tembellik değil mükemmeliyetçilik. Yazar şöyle ifade ediyor: “Eskiden, ben de sorunun yeterince çabalamayışım olduğuna inanırdım. İnternette görebileceğiniz tüm beyaz dişli bilgeler ve kişisel gelişim kitapları size bunu söyler: ‘Acele etmelisiniz! Tırmalamalısınız! Öldüğünüzde dinlenirsiniz!’ Ama bu kesinlikle doğru değil. Daha fazla çabalamak bir fark yaratmıyor. Bugüne kadar aldığınız verimlilik tüyoları, zaman yönetim numaraları veya hayatı kolaylaştıran ipuçları biraz olsun faydalı oldu mu? Elbette olmadı ve olmayacak da."
Mükemmeliyetçilik size şunu fısıldar: Mükemmel değilse bırak!
Asıl sorun, mükemmeliyetçilik ile ilgili. Hepimiz kendimizin en acımasız eleştirmeniyiz ve mükemmel olmayacağını düşünüyorsak hiç yapmamayı tercih ediyoruz. Bu nedenle, iyi bir başlangıç yapmış bile olsak, sonuçların istediğimiz gibi olmayacağını düşünmeye başladığımız anda daha fazla ilerlemekten vazgeçiyoruz. Elli almaktansa sıfır almayı tercih ediyoruz. Çünkü denemeye kalkışmazsak başarısız da olamayız!
Bu yüzden de en iyisi olsun, en güzeli olsun diyerek bir şeye başlayıp da sonunu göremeden kalan işlerin yarattığı kötü hissi yaşıyoruz. “Bu kez kesin kararımı verdim, yapacağıma inanıyorum, bu sefer eminim”li cümleler size de tanıdık geliyor, değil mi? Bir hedef belirlediğiniz anda aslında kendinize bir söz vermiş oluyoruz: “Birkaç kilo vereceğiz”dir. “Dolabımızı toparlayacağız”dır. “Kitap yazmaya başlayacağız”dır. “Eski bir dostumuzu arayacağız”dır… Hedefi tamamlamadığımız takdirde doğal olarak bu sözü tutmamış̧ oluyoruz. Böylece en fazla zaman geçirdiğimiz kişiye de yalan söylemiş̧ oluyoruz: kendimize! Bu da bizim kendimize güvenimizi, inancımızı yitirmemize sebep oluyor.
Diğer yandan o yarım kalmışlık hissi canımızı sıkıyor. Çünkü beynimiz, bitmiş şeylerin değil de yarım kalmış olanların çetelesini tutuyor ve bunları bize unutturmamak için elinden geleni yapıyor. Yazar Jon Acuff’a göre, hayata geçirilmemiş̧ bir hedefin, bir hayalin ışığı zamanla biraz kısılabiliyor ama asla tamamen sönmüyor. Beklenmedik bir anda bir film karakteri, verdiğimiz sözü bize hatırlatıveriyor. Kitapçının rafında yazmayı hayal ettiğimizinkine benzer bir kitap görüyoruz ya da bir dostumuzun gelişigüzel yaptığı bir yorum, hedefimizi tekrar gün yüzüne çıkarıveriyor.
Peki bir kere geldiğimiz, tekrarı olmayan şu hayatta niye bu kötü, bizi günden güne aşağıya çeken yarım kalmışlık duygusu ile yaşayalım ki! Neden her yeni yıl başında yaptığımız hayaller ve hedefler listemizdeki şeyleri yaparak onların yanına birer birer tik atmayalım?
O zaman hemen şimdi yapmak istediğimiz şeylerin listesini yapalım bir kez daha ve harekete geçelim! Ama bu sefer mükemmeliyetçiliğin pençesine düşmeden koyduğumuz hedefleri bitirelim! Mükemmeliyetçilikle mücadelede sizi motive edecek, mükemmeliyetçiliğin sizi tökezletecek ve pes etmenize neden olan numaralarını fark ettirip onların üstünden kolayca atlamanıza yarayacak stratejileri içeren Jon Acuff’un kitabı “Bitir”den faydalanabilirsiniz. Kronik başlayıcılar istikrarlı bitiricilere dönüşebilir. Bizler bitirebiliriz! Bitirmeliyiz, çünkü tamamlanmamışlık, doygunluğa ulaşmamış bir hayat demektir.
KİTABI KEŞFETMEK İÇİN TIKLAYIN